Page 20 - 81_ÇALIKUŞU_KIRŞEHİR_MART
P. 20

Neşet ERTAŞ


                    Sesi sazı ile babası Muharrem ERTAŞ’ın yolunu sürdüren Neşet ERTAŞ, 1938 yılında
                  Kırşehir’ in Kırtıllar köyünde dünyaya geldi. İlkokul çağlarında önce keman, sonra da
                  bağlama çalmasını öğrendi. Babası Muharrem ERTAŞ ile birlikte yörenin düğünlerinde
                  saz çalıp türkü söylemeye başladı.


                    Neşet ERTAŞ babası Muharrem ERTAŞ ile adeta Anadoludaki en olgun ve seviyesi-
                  ne erişen bu Türkmen/Abdal müzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Yoğun yöresel
                  özellikleri ve baskın mahallilik unsurları ile donanmış bu müziği yöremizin dışına çıkar-
                  mış, ülke genelinde ve hatta yurtdışında bilinmesi ve tanınmasını sağlamıştır.

                    Ertaş 1957 yılının sonunda İstanbul’a gelerek Şen Çalar Plak’ta ilk plağını “ Neden
                  Garip Garip Ötersin Bülbül ” adı ile babası Muharrem ERTAŞ’a ait türküyle çıkardı. Halk
                  Tarafından çok beğenilen bu plağın ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip

                  eder.

                    Ankara’da TRT Radyo Evine girdi. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşi-
                  nin daveti üzerine Almanya’ya gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından
                  dolayı uzun süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle
                  sahne hayatına geri dönmüştür. Unesco somut olmayan kültürel mirasın korunması
                  sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden “ Yaşayan İnsan Hazineleri Tür-
                  kiye Ulusal Envanteri ” ne alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Neşet ERTAŞ, 25
                  Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet Konservatuarı tarafından Fahri doktora ödülüne layık
                  görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuarlarda ders olarak okutulmuştur.

                    Neşet ERTAŞ’ın sanatı; müziğin özünü ruhunu kavrayan birinin, hiçbir yapmacılığa

                  tevessül etmeden, olduğu gibi kendini, kendi özünü ve hissettiklerini saza, söze dök-
                  mesidir. Bu sebeple de “Bozkırın Tezenesi” olarak bilinmektedir.

                    25 Eylül 2012 tarihinde İzmir’de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede prostat kan-
                  seri nedeniyle yaşamını yitirmiştir.






















                 MART
                 MART
                  2022
                  2022





                                                           20
   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25