Page 19 - 81_ÇALIKUŞU_KIRŞEHİR_MART
P. 19

Cacabey Medresesi

                    Kırşehir kent merkezinde bulunan medrese Selçuklu döneminde Kılıçaslan oğlu Keyhüsrev
                  zamanında Kırşehir emiri Nurettin Cibril Bin Cacabey tarafından 1271-1272 yıllarında bir göz-
                  lem evi medrese olarak yaptırılmıştır.

                    Eser sonradan camiye çevrilmiştir. Birkaç kez onarılmış olup minaresindeki mavi çiniler ne-
                  deniyle halk arasında “ cıncıklı” camii adı ile  anılmaktadır. Medrese kesme taştan yapılmış
                  olup kare planlıdır. İki eyvanlı kapalı avlulu medreseler gurubuna girmektedir. Döneminde
                  astronomi yüksek okulu olarak hizmet vermiştir. Mukarnas kavsaralı  iki renkli taş işçiliğinin
                  uygulandığı taç kapısı bulunmaktadır. Kuzeyindeki giriş kapısı işlemelidir, yapıdan ayrı olan
                  tuğladan yapılmış çinili ve tek şerefeli minaresi ilk önce gözlem yeri  olarak kullanıldığını gös-
                  termektedir.

                    Ana eyvanda yer alan karşılıklı iki sütun  koni ve küre biçimlerinin üst üste bindirilmesiyle
                  oluşturulmuştur. Bu sütun düzenlemesinin Anadolu Türk sanatında başka bir örneği bulun-
                  mamaktadır.  Cacabey camiinin sol bitişiğinde Cacabey’e ait bir türbe bulunmaktadır.

                                                          Cacabey Kimdir?

                    Ceceli aşiretinin beyi olan Emir Bahaddin Caca’nın oğlu olan Cacaoğlu Nureddin Cebrail,
                  1240’ta Kırşehir’de doğdu. Kırşehir’e büyük hizmetlerde bulunmuş, büyük ve tarihi şahsiyet-
                  tir. Adı edebileşmiş bu devlet adamı “ Cacabey” adıyla ün kazanmıştır.


                    Selçukluların son yıllarında düzen bozulduğu için iller valiler ile yönetiliyordu. Eskişehir Emi-
                  ri olarak görülen Caca Bey, bir süre Tokat’ta kaldıktan sonra Kırşehir’e bey olmuştur.
                    Kırşehir Beyi iken, Emirhor olan Eseddedin İsyanı’nı bastırdı. Elbistan Savaşı’na katıldı. Ora-
                  da Mısır Memlük Sultanı Baybars’a esir düştü. Baybars bütün esirleri serbest bırakınca Caca
                  Bey Şam’dan Kırşehir’e döndü. Bir hükümdar gibi Kırşehir’de hüküm süren Caca Bey’in ünü,
                  kısa sürede her tarafa yayıldı.

                    Genç yaşında zekâsını göstererek üstün hizmetlerde bulunan Caca Bey, kısa zamanda bü-
                  yükler arasına karıştı. Mevlana, yazdığı mektupta onu övmüş, başarısını tescil etmiştir. Ara-
                  larındaki birçok görüşmede de bu konuyu dile getirmiştir. Özel Türkçe konuşan, emirleri ve
                  devlet yazışmalarında Türkçe yazan Caca Bey, kendi idaresinde olan Hacı Bektaş ile de ilgilen-
                  miş, onu himaye etmiştir.

                    Anadolu’da birçok hayır kurumu yaptırmıştır. Bu arada Eskişehir’de bir cami ve bir han yap-
                  tırmış, 17 cami ve zaviyeyi de onarıma almıştır. Kırşehir’de bu gün bir mimari anıt olarak
                  yükselen Caca Bey Medresesi’ni de yaptırmıştır. Devrin fakültesi gözüyle bakılan bu binada
                  Türkçe eğitimi veriyordu. Arapça ve Acem dili ile de eserleri vardır. Ayrıca İslam Hukuku ile
                  felsefe ve tasavvuf dersleri de öğretiliyordu. Kubbesi açık ve altında bir kuyunun bulunduğu
                  Cacabey Medresesi’nde kuyuya yansıyan yıldızlar incelenir, bunlar üzerinde araştırmalar ya-
                  pılırdı. Bundan anlaşıldığına göre, bu medrese o dönemlerde astronomi araştırmaları yapılı-
                  yor, matematik, fizik, kimya gibi konularda eğitim veriyordu.

                                                                                           Kaynak: kirsehir.gov.tr









                                                           19
   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23   24